31 Aralık 2013 Salı

Sevdiğini söylemek için sevdiğini söylemenizi bekleyen kişiden de uzak durun.. O muhabbet değil ticaret yapıyor zira.. 

Her aradığında bir talebi ya da sorusu olan kişilerden de uzak durun.. Nasılsın,ne var ne yok kardeşim diyenlere ne kadar da ihtiyaç var..

Misafir olduğun evin kadını "açsanız bişeyler hazırlayayım" diyorsa sakın bişey yemeyin.. Sorgusuz sofra serenin kuru ekmeği bile şifadır.. 

İhtiyacın olduğunu bal gibi bildiği halde para vermek için istemeni bekleyen arkadaştan da uzak durun..

Hayatının bir döneminde kendisine yardımı dokunmuş insanların arkasından atıp tutanlar var ya..İşte onlardan uzak durun.. 

Bir de..kimseyi mutlu etmek için harcamayın vaktinizi, ömrünüzü.. Allah'ı memnun edin..
Gerisini de saaalllaaaaayınnnn gitsinnnnnnn :)

- Bekir Develi -

MEKKE'NİN FETHİ


Bilindiği üzere bugün 31 Aralık ''Mekke'nin Fethi''
Mekke'nin fethi iki satırla anlatılacak bir şey olmasa da gelin o zamana bir yolculuğa çıkalım...


Takvimler hicretin 8. yılı Ramazan'ın 13. günü Cuma'yı  gösteriyordu.. Gün henüz yeni ağarmıştı..
Peygamber efendimiz devesi Kasva'nın üzerindeydi. Mübarek başında Yemen işi siyah bir sarık vardı. Sarığın bir ucunu iki omzunun arasına salıvermişti. Bu haşmet ve vakar içinde mübarek beldeye giriyordu. Bir taraftan Allah'ına kendisine bugünü gösterdiğinden dolayı hamdediyor, minnet ve şükrünü arz ediyor, diğer taraftan da fethi iki sene evvelinden haber verip müjdeleyen FETİH SURESİ'ni okuyordu.
Bu kendileri için, ashabı için en mesut en sevinçli anlardan biriydi. Dillerde acı söz yok, kalpleri fetheden tatlı sözler vardı. Simalardan tebessümler damlıyordu. Mücahitlerde büyük zaferlerin, muhteşem fetihlerin verdiği KENDİNİ KAYBEDİŞ YOKTU. Nefislerine, kalp, ruh ve dillerine hakimiyet vardı.

10.000'i aşkın İSLAM ORDUSU Mekke'ye girmişti.
Fakat Mekke sakin ve asude bir gün yaşıyordu. Herkes bir emniyet içindeydi. Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) Kasva'nın üzerinde terkisinde Üsame Bin Zeyd, sağında Hz. Ebu Bekir (ra), etrafında muhacir ve ensartopluluğuyla Kabe-i Muazzama'ya doğru ilerliyordu.

Efendimiz (asm) tevazu, Allah'a minnet ve şükran hisleriyle dolu bir manzara içinde Hatem-i Şerif'e girdi. Müslümanlar da akın akın muazzam mabede doğru akıyorlardı. Resul-i Kibriya tekbir getirince, Müslümanlar da hep bir ağızdan ''ALLAHU EKBER! ALLAHU EKBER!'' diyerek Mekke ufuklarını bu kutsi sadayla çınlattılar.
 Bu ulvi sadaya, bu mübarek beldenin dağı taşı ''ALLAHU EKBER! ALLAHU EKBER!'' diyerek karşılık veriyordu...